11 Mart 2010 Perşembe

Yıkıl karşımdan aşk!...

Yine onlaydık, hıh!
Aynı mekanda iki yabancı gibi, bu duyguyu bilirmisin?
Bilirsin, bilirsin...

Aradaki perde "ayrılık"ta olsa, bakışmalar doyumsuzca...
Birbirimizi süzmek, birbirimizi tartarcasına günahlar aramak...
Ve aşka yenik düşmek.
Her şeyin ötesinde bir duygu seli...

Gözlerinde beni ararken, başka birini bulmak...
O an, işte o an, kafana sık arkadaşım bekleme, dersin!
Ama sabredersin, bir çıkış noktası ararcasına etrafına bakınırsın, acınası gözlerle...
Nefes alıp verirsin, sigaranın dumanı gözlerini yakarken...
Ve işte her şeyin ötesinde, bir düşüncesizlik seli alıp götürür seni, "o an"...
Ne yaptığını bilmeksizin ağzından dökülür saçmalık kervanı, dize, dize!...
Yudumlarsın biranı, bitmediğini , bitmeyeceğini umarak...

"O an" Çehov'un romanındaki Treplev rolünü üstlenirsin,
işte "O an" onun gibi kafana sıkmak istersin, dediğim gibi sabredersin, sabır taşı gibi çatlasanda...

Ne saçmalıyorum ben, yıkıl karşımdan aşk!...

0 yorum:

Yorum Gönder